Bade: Anneciğim söylediklerimi yazabilir misin?
Ben: Tabii kızım. Ne yazdırmak istiyorsun?
Bade: Şihir :) (Bir önceki akşam okuduğumuz kitaptaki dörtlüğü çok sevmişti)
Ben: A gerçekten mi, hadi söyle bakalım.
Bade: (Bu aralar çok Yeni Türkü dinliyoruz ;))
Parlak Yıldızlar
Gök ve güneş
Gülümsüyor bize
Ne mutlu bugün
Yanımıza gelene
Gün aydınlanarak ilerliyor
Ne mutlu 23 Nisan'a
Çocuklar özgür olsun
Yeter bize
Ben: ...
Bade: Ne oldu Anneciğim? Neden ağlıyorsun?
Ben: Sen ne zaman bu kadar büyüdün diye duygulandım aşkım.
Kardeşim sanıyorum 10 yaşında falandı. Bir hikaye yazmıştı. Katmanlı ve trajik. Salona gelip anneme okumuştu. Ve annemin ilk tepkisi "sen neden böyle birşey yazdın?" Olmuştu. Gerçekten yaşının çok ötesinde bir içerikti. O zaman kızmıştım, çocuğun hevesini kıracaksın, ne kadar güzel yazmış diye.
Dün akşam anladım, aslında nasıl bir duygu ile nasıl bir ruh hali ile yazdığını anlamak istemiş. Çocuğunun kafasının içini merak etmiş.
Ben de bugünlerde yaşadıklarımızın, her ne kadar büyük özen göstersek de duyduklarının, gördüklerinin, şahit olduğu endişe ve korkunun o tamanen saf ve herşeye açık beyninde nasıl karşılık bulduğunu merak ediyorum. Bu "şihiri" ona ne düşündürdü acaba?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder