Merhaba

Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...

Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.

Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.

Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...

BBO



Medeniyet dediğin!

Yaşasın Medeniyete Yolculuk!

Yolculukları severim, hep sevdim. Yer değiştirmek iyi gelir insana. Rutini bozar, kafayı kaldırıp etrafa bakmanızı sağlar. Ne amaçla olursa olsun sonuçta bir hareket sağlar. 

Her türlüsünü severim, severim de bir de hayattaki en büyük hazinem kardeşimi görme imkanı verenini, dünyada en sevdiğim şehre götürenini, kendime bir 24 saat ayırmama fırsat verenini yüz kat daha çok severim. 

İşte böyle şanslı bir iş gezisini azıcık uzatarak kendime minik bir zaman yarattım. Ne de iyi ettim. Bugünlerde ağırlaşan ruhuma pek iyi geldi. 

Sevgili Londra her zamanki gibi güneşli karşıladı beni. Temiz sokakları, çeşit çeşit insanları, özgür bakışları, yeşile doyuran doğası ile içine aldı yine. Ve okuduğum iki kitap ile birleşince de fark ettim ki medeniyet bir ihtiyaç! Zihinler çalışmıyor, en iyi beyinler bile köreliyor. Küfleniyor. İlham olmayınca yaratıcılık olmuyor. İlham da öyle çok uzaklarda yaşamıyor. En basit yaşamsal ihtitaçlarda saklanıyor. Temiz hava, yeşil ortam, düz ve temiz kaldırımlar, gülümseyen, yargılamayan özgür insanlar. Ve kaygısızlık. Değerini bilme. Değerine, kendine güvenme. Bireyselliğine saygı duyulan bir dünyada özgürce sosyalleşme. Esprisini kaybetmemiş, toleranslı insanlar. En acelesi olan anda bile "nasılsın?" diye durup soranlar. Birbirine saygı duyanlar.

İnsan birşeyleri yavaş yavaş kaybedince ne kaybettiğini ve bunun etkilerini hemen anlamıyor. Sonra bir bakıyorsun birşeyler eksik, o anki koşullar ile sorguluyorsun, aslında kökü taaa on yıllara dayanıyor ve malesef görece olmadan neyin eksik olduğunu da anlamıyorsun. Sanıyorsun ki herşey aynı devam ediyor.

Hayatta herşeyin temeli Matematik. Doğayı anlamak, günlük hayatta kolaylıkla hayatta kalmak için her an lazım Matematik der sevgili babam. İzafiyette bunun bir parçası. Medeniyetten bir süre uzak kalıp da birden karşılaşınca anlıyor insan yüreğine oturan boğanın nedenini. Anlıyor anlıyor da çözümü için bir başka teorem gerekiyor! 

Medeni günler herkese! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder