Merhaba

Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...

Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.

Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.

Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...

BBO



Kaygısızlık Şenliği



Seyahat mevsimini açmak üzere yola düşmeden önceki son saatlerde hazırladım bavulumu, her zaman olduğu gibi. Tabii ki içinde neler olacağı önceden bir liste yapıldığı için içim rahattı, yoksa son dakikada stres basardı. Ama çok önemli bir eksiğim vardı. O çok kıymetli 4 saat boyunca okuyacağım bir kitap seçemiyordum. Elime gelen iki kitabı aldım bekleme listemden. Bir de özenle okuduğum bitmesin diye her sayfayı tekrar geçtiğim, zaten ancak o şekilde özümseyebildiğim bir diğerini.

Ve her zaman olduğu gibi uçağa binmeden girdim D&R'a. Ve işte tam karşımda, davetkar bir gülümseme ile bana bakıyordu. Bense onu bulmanın heyecanı ile yerimde duramıyordum. Hemen kaptım. Uçağın kalkması ile girdim Milan Kundera'nın mükemmel dünyasına. "Kayıtsızlık Şenliği" sırf adı ile bile beni cezbetmişti.

Ben kitaplar ile kurulan ilişkilerin çok özel olduğuna inanırım. Ansızın çıkar karşınıza, aklınızda hiç yokken. Daha önce okumuş olduğunuz bir kitapta bile o anki duygu dünyanıza rehberlik edecek yeni bir cümle yakalayabilirsiniz. Şarkılar gibi kitaplardan da fal tutmayı severim. Hep de cevap verirler bana. Doğa'nın bizimle pekçok şekilde konuştuğunu bilirim. Kitaplarda en yalın halidir belki de.

Mizaç olarak bünyemde pek endişe, kaygı, gam ya da ne derseniz işte o içinize sıkan karnınıza oturan duyguya, bulundurmasam da bazen koşullar insanı biraz fazla zorluyor. Uzun geçen bir kışın ardından bir türlü gelemeyen bahar da benim gibi güneş enerjisi ile şarj olan insanları depresyona itiyor galiba.





Uzun lafın sonu ihtiyacım olan biraz hafiflemekti bu günlerde. Ruhumda bir bahar temizliği. Ve işte bu kitap nasıl iyi geldi bana. Nasıl açtı zihnimi, serbest bıraktı düşüncelerimi, aydınlattı karanlık köşelerimi anlatamam size. Kısacık. Bir saat ama tamamen dedike bir saat yeter okumanız için. Benim gibi arada düşünmek, notlar almak, dönüp tekrar bakmak için durursanız da 3-4 saat sürer. Şimdi bitirdim ama ilk tatilimde tekrar dalacağım içine. Bu sefer farklı ışıklar yakalamak üzere.

Kitaptaki zamansızlık, daha doğrusu farklı zamanların kesişmesi, paralel hikayelerin ustalıkla birbirine geçişi kurguyu inanılmaz akıcı kılmış. Mekanlara ve detaylara özellikle değinilmemesi ele alınan durumların ne kadar doğal ve her duruma uygun olduğunu ortaya koyuyor.

Doğum süreci, ebeveyn ilişkilerinin yetişkin hayattaki etkileri, ana rahmine dönme ihtiyacının dışa vurumları pekçok psikolojik tezi doğrular nitelikte. 0-6 yaş referanslarının etkilerini her aşamada gördüğümüzü ortaya koyuyor.

Yaş ilerledikçe Hayatın şakasının eksildiğinin altı pekçok kez çiziliyor. (Bunun üzerine sayfalarca yazmak istiyorum ama sonra :)) Mutlak gamsızlığa duyulan özlem, çocukluk yıllarında kalan pür neşede kaynak buluyor. İçindeki çocuğu yaşatmayanların oluşturduğu toplulukların kaygıyı beslediğine dikkat çekiliyor.

Aynı duruma farklı bakış açıları anlatılırken, algı farklılıklarının ne kadar büyük boşluklar yaratabileceği ve hayatın bu şekilde nasıl da farklı kapılardan geçip gideceği çok basitçe ortaya konuluyor.

Geçmişi ile el sıkışamayanlar, sürekli kendini kandırarak günden kopanlar, hayallerini yaşayamayıp rafa kaldıranlar, bireyselliğini yaşatamadığı için ilişki kuramayanlar, sürekli onaylanma ihtiyacı olup, kendini başkalarının gözlerinde gerçekleyenler birbirine geçmiş hikayelerde modelleniyor.

Anların önemi, anları yaşayamayanların hayatı yaşamadıkları ve asla mutluluğa ulaşamadıkları fikri ana çatıya oturuyor.

Ve büyük üstad her zamanki ustalığı ile çok az lafla çok derinlere girmeyi yine başarıyor. Modern dünyanın duygu durumunu çok iyi özetleyen bu kitabı mutlaka okuyun! Ben güneşime kavuştum, size de
Kaygısız günler ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder