Merhaba
Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...
Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.
Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.
Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...
BBO
Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.
Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.
Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...
BBO
Rekabet Etmeden Yaşamak
Hep böyle oluyor. Birşeyler yaparken, başka birşey geliyor, hemen yapmazsam olmaz gibi hissediyorum, kendimi bırakıyorum. Bu kitap da öyle oldu. Rol çaldı! Emre "Fırsat bulunca oku, çok güzel" diyince kapağı ile göz göze geldik. Bekleyemedim, çok keyif aldığım bir kitabı yarıda bırakarak daldım. Çok basit ve güncel bir dil ile yazıldığı için birkaç saatte okuyup bitiriyorsunuz.
Ben de şiddetle tavsiye ediyorum, herkes tekrar tekrar okumalı.
Rekabet doğduğumuz gün itibarı ile hayatımızda. İstemeden rekabet dolu bir ortama doğuyoruz ve bu empozisyonlarla büyüyoruz. Daha ufacıkken duymaya başladığımız "en güzeli benim kızım, en hızlısı benim oğlum" söylemleri ilk rekabet ortamını yaşatıyor. Peşinden gelen "Ahmet ne güzel basket oynuyor, Hale 5 almış, Şeyma 3 dil konuşuyor!" karşılaştırmaları durumu pekiştiriyor. Zaten sınav odaklı eğitim sistemimize bir de spor etkinliklerini eklerseniz bir de bakmışsınız 7/24 rekabet halindesiniz.
Peki "Rekabet" ne demek? Kitap bunu çok güzel anlatmış. Kazan-Kaybet ilişkisi demek. Bir kazanan olduğu gibi en az bir kaybeden olacak. Bir mutlu ama stresli insan, birçok depresif, hırslanmış insan. Fayda?
İş hayatımdan tanıdığım bir büyüğüm evladının ciddi bir zaman ve emek sarf ederek yaptığı sporu anlatırken şöyle bir ifade kullanmıştı. "Birinci olmadıktan sonra konuşacak birşey yok" İçim cız etmişti, çocuk için. Şimdi delikanlı oldu. Babası ile ilişkisi bayram, seyran ile sınırlı. Babası zannediyor ki daha çok zaman ayırabilse daha iyi olurdu!
Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda içten içe hep kaybedenler için üzülürdüm, filmlerde kötü adam bile olsalar içim burulurdu mesela. Haberleri izlerken bile suçlulara "kim bilir nasıl bir çocukluk geçirdi" diye bakardım. İyi notlar aldığım sınavlardan sonra aslında az çalışmış olsam bile, "çok çalışıyorum ama ben" diyerek düşük not alanları rahatlatmak isterdim. Ve kendi içinde olduğum rekabet ortamlarını da hiçbir zaman sevmedim. Şimdi fark ediyorum ki sırf rekabete girip yenik düşmemek için bir çok yarıştan kaçtım. İşte bu yüzden bu kitabı çok yakın buldum sanırım.
Rekabetsiz bir yaşam önerisi için 130 sayfayı hemen okuyun derim. Ama özetle herkesin kazanacağı, bütüne odaklanan bir sistem. Doğa ile uyumlu, görecesiz amaçlara odaklı, herkesin bütünün bir parçası olduğu, enerjisini doğru şekilde odakladığı, gerektiği kadar tükettiği, imkanınca ürettiği, sağlıkla yaşamı sürdürme odaklı bir sistem.
Masal gibi anlatmış, ama aslında çok gerçekçi. Ufak düşünsel değişiklikler ile insanın hayatının nasıl değişebileceğini, etrafına nasıl faydası olabileceğini çok güzel anlatıyor.
Bir de güzel oyun geliştirmişler bu görüşü benimsemiş. Hep beraber aynı hedef için oynanıyor.
Bence gün bugündür. Biz de bu kitabı okuyarak başlayabiliriz değişmeye, değiştirmeye. Hiçbirşey yapamıyorsak bile sadece daha az tüketelim, bu bile yeter!
Hafif ve hareketli günler herkese...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder