Merhaba

Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...

Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.

Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.

Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...

BBO



Büyük A ile Aşk


Böyle özel günlerde ikiye ayrılıyor ya hani insanlar. "Of bugünlerin hepsi para tuzağı, tüketim canavarlığı"cılar ile "Kutlamanın her türlüsü güzel, keyifli bir heyecan"cılar.

Ben ikinci kısımdayım. Günlük rutin içinde bir farkındalık yaratan, kafa yorduran, tatlı bir telaşı tetikleyen herşeyi severim. Üstelik ben bugünü sadece sevgiliye duyulan Aşk olarak da görmüyorum. Bence Aşk'ın her türlüsü bir büyük A'yı hak eder. Doğaya, hayata, bir şarkıya, bir resme, bir kitaba, hatta bir tek satıra... Özünde varlığa, varlık sebebine duyulan Aşk, hayatı yaşanabilir kılar. Akışkan yapar. 30-35'den önce sürtünme kuvveti dinç tutuyordu belki ama hayat zorlaştıkça, farkındalıklar arttıkça zemin kaygan olsun istiyor insan. Savrulmak değil, sürtünmek, takılmak, labirentlerde kaybolmak değil, belli bir debi ile akmak istiyor insan, ılık bir suda. Keyifle, neşeyle, heyecanla ama sakin.

Aşk bu kayganlığı sağlıyor sanki, hafifletiyor, önemsizleştiriyor, parlatıyor, belirginleştiriyor. Işıldatıyor. Fırtınalar koparken, depremler olurken, zorlarken seni hayat biri tutuyor elinden, geçer diye, hallolur diye, merak etme diye...

Sabah aynaya tebessüm ederek başladıysak güne, asansörde günaydın demişsek görevliye, yol verdiysek kaşlarını çatmış şoföre, neden olmasın diye cevapladıysak gelen mailleri, iyi ki varsın diye aradıysak eski dostları, ağzımızdan çıkan ses, melodik geldiyse kulağımıza, çiçekçiden gelen kokular birden ruhumuzu hafiflettiyse, yorgunluğu, başarısızlığı, üzüntüyü kabul ettiysek hayata dahil, yine de çaldıysak ıslığımızı, tıngırdattıysak en sevdiğimiz şarkıları, iyi davrandıysak bedenimize ve en önemlisi akşam gözlerimizi kaparken içimiz rahat ise bence hayatımıza Aşk var demektir.

İçinden Aşk geçen insanlar birbirini bulur ancak, içinizdeki Aşk'ı çıkarın önce dışarı, açın gönül gözünüzü, gerisi çorap söküğü gibi gelir. Herkese Aşk dolu bir haftasonu ve Aşk'ın hep başrolda olduğu bir ömür diliyorum.

Not : Pascal Campion sanki bizi resmetmiş, üçlü aşkımız ;)






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder