Merhaba

Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...

Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.

Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.

Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...

BBO



Biker Bootsu Olmayan Bir Ben Kalmışım

Ben ettim, siz etmeyin diye hemen haber vereyim dedim ama muhtemelen siz benden önce edindiniz bile... Yok hala almadıysanız o zaman benden söylemesi, günlerden cumartesi hemen fırlayın ;)

Badesel nedenlerle moda takibim biraz sekteye uğradı diyebilirim, çok da iyi oldu, kredi kartım Yoga yapmış kadar rahatladı. Bir de üzerine bir türlü kış gelmeyince ben Birkenstocklarımdan NB'larıma ancak geçerken aradan bir Londra çıkarınca bir de ne göreyim Biker Bot giymeyeni sokağa salmıyorlar memlekette. Ben Kate'in ten rengi ayakkabılarına dadanayım derken kendimi Biker dener buldum.

Bu modada en sevindiğim kısım klasik Ugg'ların demode olması, hiç kalmamış, sanki biri eline silgi almış fotoğraftaki botları tek tek değiştirmiş. Öyle ki UGG bile Biker modeller çıkarmış.

Ben daha ilk gençlik yıllarımdayken (12-14 :)) bu modeller yine fena halde modaydı ve bayılarak giyerdim. Ben en acilinden bir tane kahverengi edindim, şimdi sıra aşağıdaki kuru kafalıda. Evet biliyorum kuru kafadan nefret ediyorum demiştim ama bakın buna ne kadar çok yakışmış :) Hem dün dediğim gibi artık Asla Asla demem ;))

Bir de rahatlar ve sıcacık tutuyorlar ki sormayın gitsin. Üstelik gündüz, gece her tarzın altına da yakışıyorlar. Böylece akşamları topuklu ayakkabı sorunsalından kurtulmuş oldum. Haydi durmayın, Ugg'lar dolaba, Ash'ler sokağa ;)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder