Hem siyasette, hem sporda hem de ekonomide gerilim dolu günler yaşıyoruz. Kendini soyutlamak ruhunu arıtmak gittikçe zorlaşırken bir yandan da bu rahatlamayı sağlayan araçların sayısı mı azalıyor, kalitesi mi düşüyor yoksa yetersiz mi kalıyor bilemiyorum ama beklediğim tatmin duygusunu yaratmıyor. Örneğin bu sezon onlarca oyun izledim, anlatmaya ve hatırlamaya değer olanlar bir iki adettir. İşte böyle bir sezonun ardından yılın ilk açık hava faliyetini, sevgili arkadaşım Şükran'ın tavsiyesiyle, bir tiyatro eseriyle yaptık.
"Şems! Unutma!"
Enka'nın samimi sahnesinde izlediğimiz bu eser, Özen Yula tarafından yazılmış ve yönetilmiş. Oyunda, Yetkin Dikiciler, Teoman Kumbaracıbaşı, Sinan Tuzcu, Sema Keçik, Beste Bereket ile Jehan Barbur rol alıyor. Oyun içinde bir çok sürpriz barındırıyor. Arka planda sürekli yenilenen "Ebru" gösterisi ve canlı perküsyon performansı bu sürprizlerden. İzlediğim hiçbir esere benzemeyen, katmanlı bir yapıda. 100 dakika arasız oynuyorlar. Tüm algılarınızı açmanız, her bir sahneye, insana, söze ayrı ayrı dikkat etmeniz gerekiyor. Bildiğimiz kurgu ile akmayan, tam anlamıyla, ezber bozan, bir oyun. Oyunun sonunda "Acaba birşey kaçırdım mı?" diyorsunuz. Biz bu hisle, mutlaka bir kere daha izlemeliyiz dedik. 13. yüzyıl Konya'sında bir gece, Mevlana'nın evine konuk gelen bir hikâyecinin, o evdeki bütün düzeni nasıl değiştirdiğini anlatan oyun, Mevlana ile Şems'in hikâyesini arka metin olarak ele alırken, merkeze Şems'in kaybolmasının ardından, altı kişinin hesaplaşmalarını oturtuyor. Ailenin kutsallığını, aile içinde tutulanları, unutulmak istenilenleri, acı verenler, en derinde kalanları su üstüne çıkarıyor.
Minik bir uyarı, oyun müzikle işlendiği için metin hakkında mutlaka bir ön bilgi olması gerekir. Mevlana&Şem'i daha önce okumadıysanız, en azından oyuna gitmeden önce internetten hızlı bir araştırma yapmalısınız. Yoksa oyunun ilk 20 dakikasını yakalamakta güçlük çekebilirsiniz.
Ama sakın kaçırmayın, eşsiz bir 100 dakika yaşayacağınızı garanti ediyorum.
Huzurlu ve sakin günler...
Merhaba
Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...
Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.
Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.
Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...
BBO
Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.
Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.
Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...
BBO
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder