Merhaba

Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...

Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.

Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.

Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...

BBO



Ocak-Şubat kıymetli paramızı nelere harcayalım?

Önce sağlık
Bu ayki sağlık önerilerim kişisel bakım ile ilgili. Güzel, sağlıklı, parlak saçlar, kadın, erkek herkesin isteği. Bir de dökülmeseler hele şahane olacak, değil mi? Eğer siz de benimle hemfikirseniz, çok başarılı bir önerim var size. Lush kalıp şampuanlar. 7 farklı çeşidi var, Türkiye Lush'larda. Özellikle, sağlıklı yumuşak saçlar istiyorsanız ve dökülmeden şikayetçi iseniz "Squeaky Green Shampoo Bar" derdinize kesin çare. 2. gün sonunda saçlarınızın ipek gibi kaydığını, ilk haftada da dökülmenin azaldığını göreceksiniz.
Ben şampuanın yanı sıra krem gibi başka bir ürün kullanma ihtiyacı duymuyorum ama haftada bir bakım yapmayı da ihmal etmem, bunun için de tercihim yine Lush. Amacım, boya ve fön nedeni ile saçlarımın yıpranmasına izin vermemek. Benim tercih ettiğim ürün "Jasmin and Henna Fluff Eaze". Ama saçınızda ciddi bir problem, dökülme, kırılma gibi, varsa size önerim "Hair Doctor" Bu ürün tamamen taze olduğu için kısa süre içinde tüketilmesi gerekiyor. Bunu da ayda bir uygulayabilirsiniz.

Çok önemli diğer bir konu ise yüz bakımı. Günlük kullanım için benim tercihim Murad ürünleri. Kullandıklarımın hepsini tek tek yazmayacağım, ayrıca bir cilt bakımı dosyası hazırlarım onun için. Gerçekten çok başarılılar. Bugün söylemek istediğim mucizevi peelingi. Cildimin güzelliğini ve tazeleğini büyük ölçüde bu peelinge borçluyum diyebilirim. "AHA/BHA Exfoliating Cleanser" Haftada üç gün, duşta uyguluyorum yüzüme ve boynuma. Hem gözenekleri açıyor, derinlemesine bir temizlik sağlıyor, hem de cilde bebeksi bir yumuşaklık veriyor. Fiyatı da sizi korkutmasın, çünkü çok uzun süre dayanıyor.

Sonra Yeme-içme
Hem İstanbul'un güzel boğaz manzarasını seyretmek, hem çok şık bir mekanda olmak, hem de birbirinden güzel yemekler yemek isterseniz bu ayki önerilerim sizin için...

İlki Vogue. Açıldığı günden beri benim için bir klasiktir. Şık yemek denince aklıma ilk gelen mekanlardan. Bir süre önce rezervasyon için aradığımda tadilatta olduğunu öğrenmiştim ve merakla ne yapacaklarını bekliyordum. Geçtiğimiz ay deneme fırsatı buldum. Tek kelime ile etkileyici olmuş. Hem dekorasyon, hem servis, hem yemekler çok başarılıydı. İyi servis alıştığımız bir standarttır Vogue'da ama onun bile üstüne çıkmışlar, eğitimli, nazik, saygılı ve bilgili garsonları takdire şayandı. Menü tamamen yenilenmiş. Ana yemeklerin hepsi çok başarılıydı, deneysel veya füzyon sayılmaz, klasiğe daha yakın ama küçük sürprizler ile neşelendirilmiş. Şarap menüsü zengin, tatlılar tam benlik, küçük porsiyon, enfes lezzet. Ayrıca Sushi geleneğine de devam etmişler.70 çeşit Sushiden hangisini seçeceğinize karar veremiyorsunuz. Ortam çok şık ama bir o kadar da rahat, kendinizi oraya ait hissedebiliyorsunuz. Öğlen saatlerinde iş yemekleri için çok tercih ediliyor, mutlaka rezervasyon yaptırmak lazım. Akşamları ise, bir aile yemeği için veya sevgili ile baş başa bir yemek için son derece uygun. Kıyafet tercihiniz sade-şık yapmanızı öneririm. Tek parça diz üstü bir elbise, erkekler için ise kot veya pilesiz kumaş pantalon üzerine bu sene çok moda olan tüvit ceketler çok uygun olacaktır. Fiyatlar ise eski seviyesinde. Kişi başı 120-150 TL. Şarap tercihinize göre değişecektir.
Tel : 02122274404



İkincisi IKSV X Restaurant. Şişhane'deki yeni İKSV binasının, Deniz Palas'ın en üst katı. Müthiş bir Haliç manzarası var. Yazın teras harika oluyor ama kışın da bir alt kattan manzara yine güzel. Akşamları oldukça loş oluyor, dekorasyon çok minimal, tamamen manzaraya odaklanmanızı sağlıyor. Menü zengin. Özellikle başlangıçlara geniş yer ayırmanızı öneririm. Ana yemek için ise seçiminiz makarnadan yana olursa, mutlaka tekrar gitmek isteryeceksiniz sırf o makarna için. Servis Vogue kadar iddialı olmasa da başarılı, hiç bir problem yaşamadık. Daha spor kıyafetler ile gitmeniz mümküni jean üzerine şık bir bluz, bir deri yelek ve bootiesleriniz burası için yeterli. Fiyatlar ise yine şarap seçiminize bağlı olarak 100 TL civarında.
Tel: 0212 334 08 45



Yine çok sevdiğim bir diğer mekan ise Mikla. Marmara Pera Otelin en üst katı. Asmal mescidin girişi. X açıldıktan sonra Mikla'nın manzarası biraz yavan kaldıysa da mekan sade ve güzel. Mehmet Gürs'ün yönetimindeki mutfak ise çok etkileyici. Yemek yerken konuşmak bile istemiyorsunuz tadını çıkarmak için. Paylaşmak mı, ııııhhhh. Porsiyonlar makul boyutta zaten, rahat rahat bitirirsiniz kuşkunuz olmasın. 24 saatte pişen bir kuzu var, bir de yanında firik pilavı, yazarken bile acıktırıyor beni. Menü çok değişik, ben bunların hepsine değilse de çoğuna bir bakmak isterim derseniz, kendinizi tadım menüsünün ellerine yumuşakça bırakın ve tadını çıkarın. Şarap menüsü de başarılı. Servis gayet iyi. Kıyafet seçimi X'den daha şık olabilir. Bir kalem pantalon, bir ipek bluz, bir güzel takı, bir şık şal mesela. Erkekler için de ceketli kombinasyonlar tercih edilmeli, lütfen kazak ile gitmeyin ;) Fiyatlar ise 100-150 TL/Kişi
Tel : 02122935656


Evet bu ay biraz fazla oldu ama manzara&şık&lezzetli diyip de Richmond Leb-i Derya'yı atlamak istemedim. Yine Beyoğlu, Galatasaray'a doğru. E malum iş yeri orada olunca en iyi bilinen mekanlarda civarda oluyor. Beyoğlu'nun karmaşasından bir anda başka bir dünyaya geçiş yapmış gibi oluyorsunuz. Baştan söylemem lazım, servis Vogue veya Mikla kadar elit değil, şahsına münhasır. Ama dert edilecek boyutta değil. Bu sefer manzara 180 derece ters, karşı kıyıyı görüyorsunuz, evet köprü değil ama yine de güzel, ışıl ışıl. En iyi oldukları kısım ise lezzet. Makarnalar, ana yemekler, tatlılar hepsi çok güzel. Özellikle bir cheesecake uzmanı olarak, ilk 10 arasına koyarım. Yine bir otel roofu olduğu için giyim çeşitli. Ben şık gitme taraftarıyım elbette. Ortam küçük ama üst üste değil, çok gürültü de olmuyor. Fiyatlar ise yine kişi başı 100 TL civarında.
Tel : 02122434375


Kararında Alış & Veriş
Özel istek üzerine bu ayki alış veriş önerim parfümler üzerine. Kokular hayatımızda nasıl da önemlidir, bize kendimizi iyi hissettirir, güzel, çekici, seksi hatta başarılı, iddialı. Sonra bazı zamanlara bazı kokular damgasını vurur. Bir yerde duyunca bizi o günlere götürür. Bazı kokular temizliği hatırlatır, bazıları anneanne evlerini. Bazıları uzun yaz tatillerini. Bazı koku ipekte güzel durur, bazısı kaşmirde. Kimi esmere yakışır, kimi ateş gibi bir kızıla. Yazın sıcak kumsallarda gider bazısı, bazısı da turuncu yapraklı romantik bir sonbahara.


Ben parfüm konusunda oldukça tutucu sayılırım, değişik kokuları dener, beğenir sonra aynı markaları kullanmaya devam ederim. 16 yaşımdan beri, daima dolabımda bir kutu Estee Lauder'ın Pleasure'ı vardır. Bu hafif ama kalıcı koku, en sevdiğim çiçek kokularının birleşimi gibi. Bana kendimi temiz, taze, genç ve aktif hissettirir 16 senedir.

Akşamlar için ise tercihim daha gençken Salvador Dali'nin Dallisime'iydi. İlk sıkıldığı an biraz ağır gelir ama yarım saat sonra inanılmaz bir koku olur. Haftalarca kalır yün kazaklarda. Birkaç senedir bunun yerine özel zamanlarım için J'adore kullanıyorum. Bu parfüm bana ilk fısta kendimi seksi hissettirmeye başlıyor. Kalıcı kokusu zaman geçtikçe daha da güzelleşiyor, içime işliyor sanki. Etkisi ise tartışılmaz ;)

İş günleri için, yani tayyörlü günlerim için ise tercihim kısa bir süre öncesine kadar Michael Kors idi. Ve fakat, maalesef son şişemi kullanmaktayım. Tüm parfümeri ve freeshopları taradım, sanırım üretimden kaldırdılar, artık bulunmuyor. Bunun yerini alacak yeni parfümüm ise, çok benzer bir notada olan Guerlain Idylle. Ana nota çok sevdiğim Yasemin. Sağolsun annem keşfetmiş, ben hazıra konmuş oldum.

Bunlar benim klasiklerim. Bir de bazı zamanlar kullandığım veya etrafta duymak istediğim için sevdiklerime hediye ettiğim ve bir de bugünlerde yeni çıkmış parfümler var.


Calvin Klein  - Euphoria Blossom Perfume : Hafif çiçek kokuları, gül ağırlıklı. Özellikle yaklaşan bahar günleri için çok uygun. Genç bir parfüm. Trençkotlar ile, tek ceketler ile iyi gider.

Calvin Klein - Beauty : İçinde bulunduğumuz kış günlerine uygun bir koku, özellikle çalışan ve şık giyinen kadınlar için. Yine çok sevdiğim Yasemin esansı, Gala çiçeği ile birlikte. Lacivert takımlarınızı veya o çok sevdiğiniz siyah yarım kollu, gömlek sitili elbisenizi, inci küpeleriniz ile birlikte çok iyi tamamlayacaktır.

Dolce & Gabbana - Light Blue : Genç ve Akdenizli bir koku. Masum ve seksi. Temmuz-Ağustos ayları için ideal bir parfüm. Spor kıyafetler, hafif elbiseler ya da teknede geçecek bir haftasonu için uyumlu bir arkadaş.

Gucci - Guilty : İddialıysanız, ben buradayım demeyi seviyorsanız, değişik giyiniyor, bakışları üzerinize çekiyorsanız bu parfüm size göre. İçinde bulunduğumuz soğuk kış günleri için de çok uygun. Dekolte elbiseleriniz, kalem pantalonlarınız, kürk yelekleriniz, çok yüksek bootiesleriniz ile bütünleşeceğine eminim.



Lancome - Hypnose : Bir seksi koku daha. Doğudan gelen bir esinti gibi. Oturaklı, ağır başlı. Sakin ama derin. İçindeki Orkide gibi nadir bulunan. Eğer taşıyabilirseniz her mevsim, her kıyafet ile kullanabilirsiniz ama zor bir koku. Mutlaka önce bir-iki gün test edin.

Narciso Rodriguez for Her : 30 - 40 yaş, çalışan kadınlar için hoş ve kalıcı bir koku. Çok genç değil daha çok kadınsı, etkileyici ama seksi değil. Her mevsim kullanılabilir, topuklu ayakkabı giydiğiniz her kıyafetinize uyum sağlayacaktır.

Burberry - The Beat : Bergamot, portakal, white mask, saylan çayı. Günleriniz birbirinden hızlı mı geçiyor, tüm gün oradan oraya koşturmak zorunda mı kalıyorsunuz? Sabah uyandığınızda bana bugün extra bir enerji lazım mı diyorsunuz? İşte tam böyle bir koku. İçinize güneş doğuyor, güne enerjik başlamanızı sağlıyor. Çiçek gibi ama tam değil, baharatımsı ama çok yumuşak. Sık raslanmayan çok değişik bir notası var. Özellikle farklı olmak için çok iyi bir alternatif.

Chloe - Eau de Fleurs Lavande Perfume : Benim gibi bir Lavanta çok severseniz, bu kokuyu da seversiniz. Özellike uzun yaz günleri için çok uygun. Ağaçlar altında, çiçekler içinde geçen, şık elbiseleri tercih etmediğiniz, ne bulursanız giydiğiniz tatiller için uygun bir parfüm.

Issey Miyake - L'eau D'issey : Tüm zamanların en klasik ve kalıcı kokusu. İş yemeği için de uygun, aile ile tanışmak için de. Yeni riskini almak istemiyor, güzelliği tescilli bir kokuyu tercih ediyorsanız tam size göre.

DKNY - Be Delicious : Elma, salatalık, geyfurt, manolya. Biraz gül, birazcık da sandal ağacı. Parlak, taze, enerjik, iyimser. Yerinde duramayan, kıpır kıpır bir koku. Yaşınız farketmez, siz de hep yapacak çok işiniz olduğunu düşünenlerdenseniz tam size göre. Koşuya çıkarken de kullanabilirsiniz, işe giderken de, yemeğe çıkarken de. Üstelik elmaya benzeyen şişesi iştahınızı da açıyor :)

Hermes - Voyage d'Hermes : Bedeni her an olamasa da ruhu hep gezginlerden misiniz? Belirgin olanı değil de gizemli olanı mı tercih edersiniz? Siz geçince ortalığa bir merak mı yayılsınız istiyorsunuz? O zaman bu kokuyu bir test edin derim. Hem enerjik, hem çekici, hem güçlü. Üstelik de unisex.

Van Cleef & Arpels - Oriens : Sofistike bir parfüm arıyorsanız, kimsede olmasın istiyorsanız, bu kokuyu sadece özel günlerde kullanacağım diyorsanız bu parfüm sizin için değişik bir alternatif olacaktır. Mandalin, portakal, yasemin. Özellike tatlımsı kokmayı sevenler için. Bence özellikle esmer dilberlerin gece kullanımı için çok uygun.

Versace - Bright Crystal : Kışkırtıcı, ayartıcı, çekici, etkili. Tek kelime ile dişi. Nar, manolya, lotus, misk, maun ağacı. Çok keskin, hem eğlenceli, hem ateşli hem de çok havalı.

DKNY - Pure DKNY : İpeksi bir dokunuş, vanilya, gül, yasemin, orkide, sandal ağacı. Hem içinde bulunduğumuz kış günleri için, hem de ilkbahar için çok uygun. Günlük kullanılabilecek bir parfüm. İş için kullanılabilir, spor için de uygun olur. Bir de bunların yanı sıra, sosyal bir amacı da var. Hem tam dönüşümlü ambalajı ile hem de Ugandalı kadınlara sağladığı destek ile dikkate değer.

Chanel - Coco : Portakal, mimoza, vanilya, amber ve sandal ağacının çok özel bir kompozisyonu. Şehirli ve seçkin bir kadın için hoş, kalıcı ve iddialı bir koku. Keskin olmayan bir baharat da var, belirgin bir şeftali de. Hafif tatlı bir koku. Saten veya ipek bir elbise ile, kürk ile, kaşmir ile çok uyumlu olacaktır. Özellikle kış için tercih edilebilir.

Kenzo - Flower : Müşfik bakışlı, sımsıcak kollarıyla sizi sarmalayan, hiç farketmeden etkileyen bir koku. Yumuşak çiçek notası her duruma ve mevsime uygun.

Carolina Herrera - 212 : Şehirli kızlar, hem çalışır, hem koşar, hem sosyalleşirler. İyi aileleri, iyi gelirleri, geniş çevreleri vardır ve ortak hayalleri hiç beklenmedik bir günde gelecek romantik bir evlenme teklifidir. İşte bu koku bu genç hanımlar için. Yumuşak, parlak, etkileyici ve sakin bir koku. Bergamot, zambak, gardenya, sandal ağacı. Günlük kullanım için çok uygun.



Son olarak da parfüm diyip Jo Malone geçmek olmaz. Eşsiz, benzersiz, biricik, tamamen size özel bir kokunun peşindeyseniz Jo Malone'un kapısından girin ve gerisini onlara bırakın.

Parfüm almak dünyadaki en zor alış verişlerdendir. Kokunuz, imzanız gibidir, tamamen size özel, taklit edilemez. Çünkü her parfüm, herkeste farklı farklı durur. Sıkar sıkmaz size özel bir koku olur. İnsanlarla selamlaştığınız andan itibaren sizin hakkınızda oluşan görüşlere etki eder. Bu yüzden seçimi çok önemlidir. Çok yoğun baharat kokuları gibi keskin kokuları özellikle iş ortamında önermem. Bir de çok fazla miktarda sıkmamak gerekir. Özellikle bir ortama girmeden hemen önce sıkmak yerine, arada bir yarım saat geçmesine dikkat etmekte fayda var. Ben duruma göre birkaç farklı çeşit kullanılmasını çok faydalı görüyorum, her ortama uyum sağladığınız gibi sevgiliniz için de değişiklik hoş ve etkileyici olacaktır. Bir de özel olmak istiyorsanız yakın çevrenizde kimsenin kullanmadığı kokuları tercih etmek isabetli bir karar olur.

Evim evim güzel evim
Sloganları "Ruhunuzu pamuklara sarar." English Home'un. Ne kadar hoş değil mi, mağazaları da sloganı kadar içini ısıtıyor insanın. Geniş, ferah, pamuklu kumaş kokan, tertemiz hissi veren sıcak, samimi mağazalar. Diğer şubelerine gitme fırsatım olmadı ama caddedeki şubesine milyon defa gittim. Hem çok ilgililer, hem tecrübeli, çalışanlar, 18'lik gençler değil. Evden anlayan 40+ hanımlar, fikir sorabiliyorsunuz, kumaşları tanıyorlar. Uzun uzun zaman ayırıyorlar, bir ürünü bulamadınız mı, hemen araştırıp temin ediyorlar, en kısa zamanda getirrip bilgi veriyorlar. Ciddi bir kurum. Şube sayılarının bu kadar artmasından işlerini ne kadar ciddiye aldıkları da belli oluyor aslında. Özellikle Zara Home gibi ithal firmaların hızla yaygınlaştığı günlerde bir yerli firmanın bu şekilde markalaşması da başka bir sevinç kaynağı.



Ürünlere gelince, çeşit çok, eviniz ile ilgili her türlü tekstil ihtiyacı var burada. Üstelik fiyatlar çok makul olmasına rağmen, son derece de kaliteli. İki yıkamada ağzı yüzü bir tarafa giden cinsten değil yani. Tarz olarak İngiliz tarzını benimsemişler adından anlayacağınız gibi. Bu tarza Türk geleneklerini adapte etmişler. Birbirinden güzel işlemeli el havluları, bornozlar, neşeli küçük lavanta torbaları, çeşit çeşit yastıklar, yumuşacık battaniyeler, şık ama rahat yatak örtüleri, pratik kullanımlı nevresim takımları, dekoratif küçük parçalar...


Daha aklıma gelmeyen bir sürü pratik, kullanışlı ama sıcacık ürün. Mutlaka uğrayın. Palladiumda da olduğunu gördüm. Diğer şubeler için internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.
http://www.englishhome.com.tr/

Hayat Bir Eğlence
Pera Müzesinde 20 Mart'a kadar çok özel bir koleksiyon sergileniyor. Frida Kahlo'nun otoportreleri ile Diego Rivera'nın tuval resmi örneklerinden seçmeler. Hem eserleri hem de özel yaşamlarıyla sinema ve edebiyat dünyasına pekçok kez konu olmuş bu ikiliyi kaçırmamanızı öneririm.

Bu ay size hem çok ilginç, hem çok öğretici bir o kadar da keyifli bir kitap önereceğim. "Japon Yapmış"
Onur Ataoğlu'nun kitabında tarih boyunca hayranlık duyduğumuz Japon'lar ile ilgili herşey yer alıyor. Yaratılış efsanelerinden Budizme, Japonya tarihinden modern günlük hayata, samuray ve geyşalardan manga ve haikulara. Yazım dili de çok akıcı, bir günde bitirirsiniz. Bu kitap yazarın bizzat kendi gözlemlerine dayanıyor, görevi nedeni ile 3,5 sene Japonya'da yaşamış yazar. Daha detaylı bilgi isterseniz blogundan ulaşabilirsiniz. http://onurataoglu.blogspot.com/



19 ve 20 Ocak'da Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall dünyaca ünlü bir piyaniste ev sahipliği yapacak. MARTHA ARGERICH.


"Çağımızın efsane piyanistlerinden Arjantinli Martha Argerich Türkiye'ye ilk kez geliyor. Ondört yıldır devam eden Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall konserleri dizisinin İlkbahar Dönemi açılış konserinde çalacak. Argerich, baştan sona piyanosunun başında oturacağı bir oda müziği dinletisi sunacak. Ona katılacak arkadaşlarıyla duo, kuvartet ve kentet çalacak. Arkadaşları ise, kızı viyolacı Lyda Chen, ARD yarışması birincisi Çinli çellist Jing Zhao, Cenevre Konservatuvarı öğretim üyesi kemancı Ömer Sipahi ve kırk yıllık arkadaşı ünlü kemancımız Ayla Erduran."

Kaçırılmaması gereken bir diğer konser de İşSanatta. Brezilyalı şarkıcı ve piyanist Eliane Elias. “Bossa Nova Hikayeleri” adlı albümüyle İstanbul'da. 17 Şubattaki konserin bilet fiyatları da uygun. En pahalı bilet 45 TL.
Bu konsere giderseniz hemen girişteki Kibele Sanat Galerisindeki Nuri İyem sergisini de mutlaka gezin. Tüm eserlerinden seçilmiş 100 eseri sergileniyor, 19 Şubata kadar. Hatta konsere gitmeseniz de mutlaka yolunuzu düşürün derim.

Bir iyi haber de "Body Worlds" sergisi Mart ayına kadar uzatıldı. Eğer hala görmediyseniz ilk fırsatta bir yarım gün ayırın. Öyle dolaşıp çıkmak ile olmaz, kulaklığı takıp, her bir eserin önünde dinleye dinleye gitmek lazım. Ben 2,5 saatte bitirmiştim, hızlı gezdim üstelik. Daha önce detaylı yazmıştım, yorumlarıma likten ulaşabilirsiniz.
http://burcebulut.blogspot.com/2010/08/body-worlds.html

Oraya kadar gitmişken, bir öğlen yemeği molası vermenizi ve sonra İstanbul Modern'deki Kutluğ Ataman'ın "İçimdeki Düşman" sergisine de bir zaman ayırmanızı öneririm. Sergi sanatçının video enstalasyonlarından oluşuyor. Türkiye'de ilk defa görüyoruz bu eserleri.

Eğer ailece iyi vakit geçirmek, hem birşeyler öğrenmek, hem de keyif almak istiyorsanız, büyük hayranı olduğum Sunay Akın'ın "Söz Gösterisi" isimli gösterisini önereceğim size. Zaman uçup giderken, gülmenize, gözlerinizin dolmasına engel olmak istiyorsunuz ki, tek bir kelimeyi kaçırmayayım diye. Sürpriz dolu, birbiri içine geçmiş, çok yakın hissedeceğiniz hikayeler Sunay Akın'ın heyecanlı anlatımı ile lezzetleniyor. İnsan tekrar tekrar dinlemek istiyor. 28 Ocakta CKM'de bir gösterisi var. Biletixden biletlerini alabilirsiniz.


Neşeli, keyifli, enerjik, iyimser bir kış diliyorum size. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder