Merhaba

Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...

Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.

Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.

Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...

BBO



Sabahlar Olsun!

Hat(i)ce Teyze var, camdan cama, karşı komşum. Geldiğimizden beri karşı cama, tek başına. Benim için çerçeveli bir kişilik, lakin hiç sahalarda görmedim kendisini. Sık sık göz göze gelişimiz, ikimizin de perde sevmeyişinden. Zamanla tebessüm edip, başımızla selamlaşmalara da başlamıştık ama şimdilerde uzun uzun bakışarak çok ciddi konularda konuşuyoruz. 


Çünkü tebessümlerimiz çalındı. Önce aradık, taradık etrafta, bulamadık. Sonra eşe dosta sorduk, gördüler mi diye, şaşırdılar, meğersem onlarınki de kaybolmuş, farkında değillermiş. Birden panik oldular ama Allahtan çabuk geçti, herşeye alıştıkları gibi buna da alıştılar. Neticede bize bir faydaları dokunmadı. Kaldık yine Hatce teyze ile başbaşa. 


Dün gece su içmeye kalktığımda baktım ışığı yanıyor Hatce Teyzenin. Gece 3 mü 5 mi bilemedim, tam el ediyordum, niye bu satte ayaktasın diye?!, kızımın alarmı çaldı. Panikle koşup kapattım, gece yarısı niye çaldı bu, dememe kalmadı, 06:15 ile göz göze geldik. O benden, ben ondan hoşnutsuz gerisin geri gidiverdik. 


"Anne niye okula karanlıkta gidiyoruz?" sorusuna cevap aradım, enlem, boylam az geveledim, bulamayınca düzgün bir cevap bir yumurtayı sahana kırdım, yanına da bir tost bastırdım, hadi yavrum, dedim. Bizim ışığımız sensin, ye ki gücün kuvvetin gelsin! 07:00 ben servisin arkasından zihin açıklığı duası ederken baktım Hatce Teyzem oturduğu yerde dudaklar pısır pısır, sabah ezanı yeni okunmuş. Hava bulutlu, güneş yine göstermemiş güzel yüzünü. Bakışıyoruz bir uzun, yoksa tebessümü çalanlar, güneşi de çalmış olmasınlar! Yine eşe dosta haber salacaktım ki, durdum, onlar buna da alışıverirler gari, dedi iç ses, baktım omuzlar yine yerlerde, toparladım. 


Çalıştırdım kontağı, kimsenin dinlemediği 10. Köy kanalını açtım. Karanlık ve sıkışık bir yolda gidiyorum geceleyin, diye bir şarkı vardı sanki, çıkaramadım. Çıkardıklarıma saydım. Ucu ucuna kan ter içinde yetişmişken 09:00 ekmek parası masasına soranlar oldu, nasılsınız diye. "Memeleket gibiyim!" dedim. Ya siz nasılsınız? "Bugün 0.78 kaldık, bakalım yarına Allah Kerim!" dediler. Tam " %22'inizi alanları tanıyor olabilirim!" diyecektim ki, sirenler çalmaya başladı. Yangın tatbikatı. Kibar 0.78 açıkladı durumu. "Yaşanan elim olay sonrası tüm acil durum süreçlerini gözden geçiriyoruz, lütfen böyle buyrun, tatbikat sonrası devam edelim." Çalınmasaydı kibarca bir tebessüm ederdim ben de ama nafile bir çabayla yüz kaslarımı titrettim. "Süreçsiz, tatbikatsızlar için, devam edemeyenler için ne düşündünüz?" dedim. Bakıştık, anladım. Sözlük arandım etrafta, protesto kelimesini gösterecektim, tahmin ettiniz değil mi, sözlük var, kelime gitmiş. 


Kör bir karanlıkta vardım yine eve, baktım beni bekliyor Hatice Teyze. Her akşam bekler, görmeden rahat edemez. "Bin türlü hali vardı şimdi artık -den halindeyiz kızım"dedi gözleriyle. Durgun ve solgun gözüküyorsun da diyecekti, vazgeçti. Acil durumlar, elim olaylar, tatbikatlar derken gün aymış mıydı bakamadım, bugün yine bütün gün karanlıkta kaldım, dedim. 


Sonra göz göze gözlerimizden akarken hayaller, karnımızdan yükselen çığlık çıkamadı dudaklarımızdan. Ve sonunda sesimizin de çalındığını anladık. Kapayıp gözlerimizi iç sesimize sarıldık. 


Bu en uzun geceyse, zifiri karanlıksa üstümüze çöken sabahlar da yakındır. Tek dileğim; yıllardır eller havada "sabahlar olmasın!" larımız umarım yanlış anlaşılmamıştır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder