Merhaba

Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...

Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.

Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.

Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...

BBO



Yaşamaya Dair


Daha önce de yazmıştım galiba?! Bakmadım, çünkü fark etmez. Bu oyunu yazasım var. Tekrar tekrar seyretmelere doyamadığım gibi tekrar tekrar anlatmak istiyorum. Mümkün olsa herkese zorla izletelim, hatta yetmez beyinlerine zerk edelim. Nazım okumayanı evden çıkarmayalım, insana karıştırmayalım. Ağzını açtırmayalım. Olmaz mı? Bu da benim hayal dünyam işte...

Bir büyük usta, bir eşsiz deha can bulmuş sanki yeni bir bedende. Onun canana yazdığı satırlar, yine kendisi gibi eşsiz başka bir insanca öğle güzel düzenlenmiş ki izlemelere doyamıyor insan. 

Şu fani ve sıkıcı dünyada Fazıl Say'ın Nazım Orotoryosunu izlemediyseniz biraz eksiksiniz. Genco Erkal ile Nazım'ın canlanmasına şahitlik etmediyseniz çok şey kaçırmışsınız. 

Ama bugün bahis edeceğim oyun "Yaşamaya Dair"  

Nazım Hikmet'in Bursa Cezaevinden Piraye'ye yazdığı mektupları almış Genco Erkal, onlara hayat vermiş. Dile getirmiş. Bir de bunlara birbirinden güzel besteler ile Şiirler eklenince inanılmaz bir dramaturji olmuş. 

Genco Erkal eşsiz tirad yeteneği, müthiş beden ve sahne kullanımı ile her zaman olduğu gibi seyirciye tam bir ziyafet yaşatırken, Piraye'ye can veren Tülay  Günal su gibi akan sesiyle çağlıyor. Ben kendisini ilk defa izledim, dinledim. Hayran kaldım. Sırf onu dinlemek için bile oyuna bir daha gitmek isteyeceğinizi garanti edebilirim.

Nazım'ın satırları her dinleyişte insanın yüreğine taş gibi oturmaya devam ediyor. Bunca yılda bir arpa boyu gidemediğimize, hatta daha neleri yitirdiğimize hayıflanamadan insan, bitmez tükenmez umudu bulaşıyor. Umut olmadan yaşanmıyor. Yaşam kalitemizi de umut edebilme yeteneğimiz belirliyor gibi geliyor insana. 


Bir de gizli başrolde Ali Paşa Hanı var. Öyle büyüleyici bir atmosfer ki ve sahne metin ile öyle güzel örtüşmüş ki insan kendini içinde zannediyor. Hiç bitmesin biz sonsuza kadar burada kalıp Nazım izleyip dinleyelim istiyor. 


Eylül ayı boyunca devam edecekmiş gösteriler. Bilet var mı bilmiyorum. Biz Üç kere gittik. Üçünde de bir kişilik bile boş yer yoktu. Yakalarsanız kaçırmayın.

Sabat ve huzur dolu günler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder