Merhaba

Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...

Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.

Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.

Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...

BBO



Defne Joy'un Ardından Ölüm ve Hayat Hakkında Birkaç Cümle


Hayat acıdır. Yıllar geçtikçe, büyüdükçe, olgunlaştıkça daha da acır, acıtır. Ben acıyı kabullenmenin, başa çıkabilmenin, bununla yaşayabilmenin "olgunluk" olduğunu düşünürüm. "Acı" tanımı kayıplar, hastalıklar değildir sadece. Zorluklar da olabilir karşılaştığımız, çektiğimiz yokluklar da, mücadele ettiğimiz haksızlıklar da. Bunlar ile beraber yürürken büyürüz, yavaş yavaş ilerleriz bitiş çizgisine. Belki bir hayatta, belki çok hayatta.

Bazı insanlar bende, "ilk defa gelmiş" izlenimi yaratır, saf, sade, heyecanlı, canlı. Bazıları "çok  defa gelmiş". Çok kırılmış, yenilmiş, yıkılmış, başa çıkamamış, öğrenememiş, tekrar tekrar gönderilmiş, ham kalmış. Çok azı ise, çok gelmiş, çok öğrenmiş, sona yaklaşmış.

İnandığım bu döngü okuduklarımdan çıkardığım, kendi aklım ile anlayabildiğim kadarıdır. İnandıklarım yaşama karşı olan direncimi, ilahi adalete karşı olan inancımı arttırır. Güven içinde hissetmemi sağlar. Empati yapmamı kolaylatırır. Anlamaya çalışırım insanları, çok düşünürüm yaptıkları, söyledikleri üstünde. Ön yargılı davranmamaya, kestirme sonuçlar çıkarmamaya çalışırım,  ve kolay kolay üzülmem, alınmam.

Bu yüzden anlarım, genç bir ölümün ardından yaşlı ve yalnız bir kalbin paniğini. Sırasıyla gelmemiş bir ecelin utancını. Sevgisiz kalmışlığın, yalnızlıktan nasırlaşmışlığın hırçınlığını. Çaresizliğin hoyratlığını. Aslında gözlerden düşen, içine akan damlaları engellemek için saldırganlığı.

En çok eleştirdiklerimiz kendimizde sevmediklerimizi bize hatırlatanlardır değil midir aslında? Asıl beğenmediğimiz kendimiz değil miyiz? Daha gelecek çok hayatı olanlar değil midir hep saldırganlar, önyargılılar?

Ben asıl onlara üzülürüm, daha çok gelecekler bu acı dünyaya diye. Hiç kızmam işte  bu yüzden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder