Merhaba

Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...

Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.

Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.

Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...

BBO



Beyoğlundan giderken...

Lavanta, Yasemin, Sandal, Gül...


Bunlar benim tütsü kokularım. Çok severim evde tütsü yanmasını. Rahatlatıcı geliyor bana. Samimi ve de doğal. Ben bu tütsülerimi beş yıldır Galatasaray'da yaz kış demeden ayakta duran, sadece tütsü, tütsülük ve nazarlık satan bir amcadan alırım. Bittikçe kaparım bir kutu, geçerken atarın çantama, veririm 1 TL. Yolumun üstünde olmasına sevinirim için için. Cuma günü 10 kutu birden aldım. Çantama sığmadı tabii, bir poşet buldu tatlı amca bana. Soğuktan iyice küçülmüş, misminnacık kalmıştı, elleri cebinde üşümüyormuş gibi yapıyordu, sigarası ağzının kenarında sabitlenmiş, kocaman bir tütsü gibi duruyordu karşımda. "Amma çok aldın abla bu sefer" dedi. "Gidiyorum da ondan..." dedim. Sandı ki başka bir memlekete gidiyorum.

Hayır sadece ofisim taşınıyor. Şehrin asi ruhu Beyoğlundan, şehrin sosyete kızı Levent'e. Son günümde yavaş yavaş ofisten otoparka yürürken baktım, neler kalıyor geride diye. İlk aklıma gelen işte bu tütsüler oldu, kaptım aldım.



Sonra farkettim istediğim gibi karışık çaylar hazırlayan aktarım da hüzünlü bakıyor arkamdan. Acil iyileşmem lazım çayım, eyvah selülitim çıkıyor çayım, bu akşam uykum kaçacak galiba çayım, biraz huzur çayım ve adını benim uydurduğum daha bir sürü karışımım. Evde stoklarım var mı diye geçirdim kafamdan hızlıca, evet vardı. Uzun süre idare ederdi beni. Çay mevzusunda rahatlama yaşarken gözüm karşıdaki levhaya takıldı. Sevgili Fıççın. Nasıl oldu da farketmedim Fıççın'ın geride kalacağını. Telaşla içeri girmek ve o dünya tatlısı kadınlara, "Hey! Kanyon'a bir şube açmaz mısınız?" demek istedim. Düşünürken saçma geldi. Levent'in "havalı" ruhu ile Fıççın'ın mis gibi ev yemekleri bağdaşmazdı elbette.

Oysa o soğuk kış sabahlarında, sobanın kenarında ne güzel kahvaltılar etmiştik, hem de defalarca. Ofisteysem eğer öğle yemeği için tek adresimdi. Her daim  "anne yemeği" tadında yemekleri hem hızlıca servis edilir hem de her gün yenileri eklenirdi. Heyecanla bakardım menüye, bugün ne lezzetler pişirmişler diye. Güler yüzlü sahibeleri, her daim hızlı ve saygılı personeli. En çok Fıççın'ı özleyecektim. Orası kesindi, hemen teselli ettim kendimi. Mutlaka toplantılarım olacaktı Tepebaşında, onları öğlene yakın zamana denk getirebilirdim. Üzülmeyin dedim içimden, ben mutlaka gelirim, gözümle selam verirken.



Sonra farkettim, ben yeni ofisimize geçeceğim için bu kadar mutlu ve heyecanlıyken bir yanım buraları seviyormuş. Evet çok sıkıntılı tarafları vardır Galatasaray'da çalışmanın. Örneğin pis ve tehlikelidir Tepebaşı otoparkı, sonra ince topuklarımın bir numaralı düşmanı oldu hep çarpık yolları ile Beyoğlu. Otoparktan ofise yürünen yolda üşümek de cabası, hele her türlü tehlikeye açık olmak... Herşeye rağmen seviyormuşum, en çok giderken anlıyor insan, her zaman olduğu gibi.

İyisi ile kötüsü ile beş yıllık Galatasaray maceramız sona eriyor, neşeli ev sahipliğin için teşekkürler Beyoğlu, bekle beni Levent, en sivri topuklarım ile geliyorum...

6 yorum:

  1. bayıldım ben bu yazıya...
    bence beyoğlu da hakkını veren bu güzel kadını özleyecek.

    ışık

    YanıtlaSil
  2. :) Siz çok tatlısınız, sağolun Işık Hanımcım :)

    YanıtlaSil
  3. Neslihan ŞenOcak 30, 2011

    Çok güzel,duygu yüklü bir yazı...Sevdim sizi...
    Yeni yerinizde başarılar ve Beyoğlu'nu aratmayacak mekanlar diliyorum....Sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
  4. Burcu'cum, Burcu hanım diye başlık atacaktım ama o kadar doğal ve içten düşüncelerini dile getirmişsinki tüm o mesafeyi sorgusuz kaldırarak bu terzinin dikişlerini beyendim.Yıllar önce, bir gezi sırasında Zeynep Oral'a sordum, bazı denemeler yazıyorum ama nereden başlıyacağımı bilmekte zorluk çekiyorum;bana söylediği şey şu idi, düşündüğün yerden başla yani şimdi yani o an.Sen galiba bunu yapıyosun, yolun açık olsun.Bilge bayrak

    YanıtlaSil
  5. Güzel görüşleriniz için çok teşekkürler, çok mutlu oldum.

    YanıtlaSil
  6. Burçe bu arada :) Samimiyet için çok teşekkürler, evet bana da bir gün sevgilim aynı şeyi söyledi, o gün başladım. Beni o kadar mutlu ediyor ki yazmak ve öyle iyi geliyor ki, yazdıkça daha çok yazmak istiyorum. Hele sizlere ulaşabildiğimi görünce, süper motive oluyorum. Her zaman yorumlarınızı beklerim. Sevgiler,

    YanıtlaSil