Merhaba

Hep yazdım ben, herşeyi yazdım, kimi zaman küçük not kağıtlarına, kimi zaman defterlerimin arka sayfalarına, kimi zaman telefonumdaki not defterime, bazense sadece kafama...

Birikti kelimelerim, paylaşmak istediklerim, birilerine anlatsam acaba dinlerler mi beni diye merak ettim.

Evet, başladım ve devam edeceğim. Kimse okumasa da ben yazacağım, hayalimin peşini bırakmayacağım.

Ama tesadüf eseri geldiyseniz, hele bir de beni tanımıyorsanız mutlaka bir ses verin, orada birilerinin olduğunu bilmek, okunduğumu hissetmek çok keyifli olur...

BBO



Aile

Atasözlerinin doğruluğuna inanırım. Gerçekten pek çok yaşanmışlık sonrasında oluştuklarını ve yüzyılların tecrübesini taşıdıklarını düşünürüm.

Tıpkı "Armut dibine düşer." gibi veya "Anasına bak kızını al." gibi.

Aile...

İnsanın kişiliğini şekillendiren, hedeflerini belirleyen, dünyaya bakış açısının tabanını oluşturan yer.

Ebeveynleri ile çok iyi anlaşanlar itiraz etmez bu duruma, annene ve/veya babana benziyorsun dendiğinde, en fazlasından bir tebessüm ederler sadece, belki abartma diye. Ama ilişkiler iyi değilse, görüş ayrılıkları varsa, ayrılmışsa zamanla kalpler, kırgınlıklar farketmeden çoğalmışsa, bu benzetmeden hoşlanılmaz, hatta şiddetle karşı çıkılır, "yok canım ne alakası var!"

Oysa başka çare yoktur, gördüğün model beyninin tüm hücrelerine işler, elbette herkesin kendi karekteri, kendi yetenekleri, ilgili alanları, eğilimleri vardır. Ama insanın kafasında bir doğru yer alır. Referans almak için, kendini onaylatmak için. Doğru yolda olduğunu zaman zaman teyid etmek için. İşte o referans ya annedir ya baba. Belki ikisi de, belki de bunlara ek olarak, başarılı bir ağabey, abla.

Bana bir arkadaşım yeni biri ile tanıştığını, iyi gittiğini gelip anlattığında hemen kızın veya çocuğun ailesini soruyorum. Annesi babasına, babası annesine nasıl davranıyor diye. "Hemen öğrenmelisin diyorum, tanışamasan da bilmelisin. Çünkü geleceğiniz o model. "

Sonra nasıl bir ortamda yetişmiş, huzurlu mu, adil mi, anlayışlı mı, en önemlisi sevgi dolu mu? Yoksa kavga gürültü içinde, saygının hiç uğramadığı, sevgi kırıntılarının çoktan kapı arkasına süpürüldüğü, insanların birbirini dinlemediği, konuşmanın sadece kızmaktan ibaret olduğu bir yerlerde mi?

Herşey iyi giderken, flört ederken farkledilmez bunlar. İşler sarpa sarınca, başarısızlıklar yaşanınca, güven sarsılınca ortaya çıkar defolar.


Geleceği görmek için falcı olmaya gerek yok, insanları tüm koşulları ile değerlendirmek yeterlidir diye düşünüyorum ve acele etmemek.

İstisna yok mudur, vardır elbet :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder